Sunday, March 26, 2006

YABANCI BİR DİLİ AKSANSIZ ÖĞRENMEK ZORUNDA MIYIZ? (31)


Dil öğretim uzmanlarından birisi “çocuklar, altı yaşından önce dil öğrenmeye başlarlarsa dili aksansız öğrenirler” demiş. Başka bir deyişle, bir yabancı dili aynı yabancılar gibi konuşurlar ve aksanlarında Türkçe kokusu olmaz demek istemiş. Bir kere iki dili birden öğrenen çocuklar farklı bir konuma girerler ve bu konumun getirdiği ayrı sorunlar ve fırsatlar vardır. Bunu başka bir yazıda ele alalım derim. Benim üzerinde durmak istediğim nokta şu: aksansız dil öğrenmek için kendince bir şey öneren bu uzman, sanırım bir dili aksansız öğrenmek zorunda olduğumuzu düşünmüş. Zaten yabancı dil öğrenmekte zorlanan yurdum insanı için yeni bir bahane daha: “ne yapayım öğrenemiyorum, annem-babam beni erken yaşta dil kursuna vermemiş” demeye başlayacaklar.

Bir dili neden aksansız öğreneyim? Bunu benden bekleyenler mi var? Buna gerek var mı? Ben İngilizce ya da Fransızca konuşurken Türk olduğum anlaşılsa ne olur? Yabancılar bunu çok mu önemsiyorlar? Hayır, önemsemiyorlar.

Vurgularınızdaki ya da telaffuzunuzdaki seviye, yanlış anlamalara yol açmayacak kalitedeyse, aksanlı konuşmak sorun değildir ve aksansız konuşmaya çalışmak zorlama bir tavırdır ve mümkün de olmayacaktır. Çünkü ya harfleri çıkarış şeklinizden ya da tonlamanızdan yabancı olduğunuz anlaşılır. “Yabancı bir dili aksansız konuşmalıyım ifadesinin, “Türkiye’de herkes İstanbul Türkçesi konuşmalıdır” ifadesinden farkı yoktur. Çünkü her ikisi de mümkün değildir. İstanbul Türkçesi konuşmayan insanların, kötü konuştuklarını söyleyebilir misiniz? Aksine, sözgelimi, hafif Erzurum aksanıyla konuşan bir insanın Türkçesi de oldukça hoştur. Ne diyeyim bu insana? “İstanbul Türkçesi konuşmuyorsun, seninki Türkçe sayılmaz!” mı diyeyim?

Ben bir keresinde televizyonda konuşan bir Arap vatandaşını dinlemiştim. İngilizcesindeki Arap aksanı besbelliydi, ama bu, İngilizcesini çok farklı ve hoş hale getiriyordu. İngilizce’yi çok güzel ve anlaşılır bir şekilde konuşuyordu. Mantıklı ve içeriği zengin olan konuşmaları da etkileyiciydi. Çünkü konusuna hakim bir insandı ve kendi dilinin aksanı, mesajlarının anlaşılmasını engellemiyordu, aksine konuşmasına ayrı bir tat katıyordu.

Bir insanın anatomik yapısı da aksansız konuşmasına izin vermeyebilir. Irkların çene ve gırtlak yapıları farklıdır. Ben yedi göbekten İngiliz ya da Fransız değilim ki, nasıl bir İngiliz gibi İngilizce ya da bir Fransız gibi Fransızca konuşayım?

Fakat öğrenmekte olduğum dile saygılı olmak durumundayım. Yazılı, sesli ya da görsel yayınları takip ederek, zaman içimde öğrendiğim dilde ustalık kazanmaya çalışırım. Hatalarımı düzeltme konusunda çaba gösteririm. Kendi üslubumu zaman içinde bulurum, olgunlaştırırım. Fikir dünyamı geliştirmeye çalışırım. Yoksa aksansız bir İngilizce kullanarak içeriği boş konuşmalar yapmış olurum. Bazen, kitap okuma alışkanlığı olmayan ama medyada yer almak için diksiyon kurslarına giden insanlara rastlıyorum. Spiker gibi konuşmaya çalışıyorlar ama içeriksiz sohbetleri tat vermiyor, ne acı değil mi?

Yabancı bir dili aksansız konuşmak zorunda değiliz, ama akıcı, anlaşılır ve zengin bir içerikle konuşmak durumundayız diye düşünüyorum. Yoksa yanlış mı düşünüyorum?

-------------------------------
Savaş ŞENEL: İngilizce Öğretmeniİletişim DanışmanıOkunaklı-Anlaşılır Yazarlık Koçu
                           savassenel@gmail.com, savassenel@yahoo.com

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI

Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com
"Az Acılı ve Kalıcı İngilizce-Yabancı Dil Öğrenimi için Püf Noktaları" adlı Kitabın Facebook sayfası

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

-------------------

No comments:

Post a Comment